top of page

İzmir'in 'karanlık' yüzü... Kadın cinayetlerinde ikinci sırada!

Yazarın fotoğrafı: Sermet SaburedenSermet Sabureden

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, İzmir'in karanlık yüzünü anlatarak, kentin kadın cinayetlerinde ikinci sırada olduğunu kaydetti. 2024 yılında İzmir'de 24 kadın cinayeti işlendiğini, 2025'in ilk ayında ise 2 kadın cinayeti ve 1 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğini aktaran Osmanoğulları, emniyet ve adliye süreçlerine ilişkin çarpıcı bilgiler verdi.


Hale Halime YILDIRIM / GÜNDEME BAKIŞ - Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, 8 Mart Dünya Emekçi Günü’ne sayılı günler kala İzmir’in “kadın” raporunu paylaştı. Öldürülen, tehdit edilen, şiddet gören kadınların yaşadıklarını, cezasızlık politikasının kaç kadının daha ölümüne neden olduğunu, verilen mücadeleyle elde edilen kazanımları anlatan Osmanoğulları, artık görevini yerine getirmeyerek kadını koruyamayan emniyet güçleri ve bürokratların da ceza aldığını dile getirdi.


“ARTIK KADIN CİNAYETİ DİYE BİR OLGU VAR”

Henüz 17 yaşındayken öldürülen Münevver Karabulut cinayetiyle platformun ilk temellerinin atıldığını kaydeden Osmanoğulları, “O dönem kızları, anneleri, evlatları öldürülen ailelerle birlikte kuruldu. O günün Türkiye’sinde kadın cinayeti ya da kadına şiddet diye bir olgu yok. Olgu olmadığı için hukukta da böyle bir suç yok. Bir kadın öldürüldüğünde töre cinayeti, aşk cinayeti, kıskançlık cinayeti ve en önemlisi de  namus cinayeti deniyordu. Adam öldürüyor, ‘Namusumu temizledim’ diyor, 3-5 yıl yatıp çıkıyor, çıkarken de kahraman olarak çıkıyor. O yüzden de kadınların  çok rahat öldürüldüğü, faillerin de çok rahat cezasızlıkla ödüllendirildiği bir süreçte kuruldu. Verilen mücadele sonucunda artık kadın cinayeti diye bir olgu var, kadına yönelik şiddet  diye bir olgu var. Hukukta da bunun karşılığında suç var. Bir adamın eşini öldürmesi artık artı bir suç, kadını kadın kimliğinden dolayı öldürmek artı bir suç. Bu mücadelemizle elde edilmiş bir kazanım” dedi.


İzmir'in 'karanlık' yüzü... Kadın cinayetlerinde ikinci sırada!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, İzmir'in karanlık yüzünü anlatarak, kentin kadın cinayetlerinde ikinci sırada olduğunu kaydetti. 2024 yılında İzmir'de 24 kadın cinayeti işlendiğini, 2025'in ilk ayında ise 2 kadın cinayeti ve 1 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğini aktaran Osmanoğulları, emniyet ve adliye süreçlerine ilişkin çarpıcı bilgiler verdi.

03.03.2025 - 10:02 2

Hale Halime YILDIRIM / GÜNDEME BAKIŞ - Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, 8 Mart Dünya Emekçi Günü’ne sayılı günler kala İzmir’in “kadın” raporunu paylaştı. Öldürülen, tehdit edilen, şiddet gören kadınların yaşadıklarını, cezasızlık politikasının kaç kadının daha ölümüne neden olduğunu, verilen mücadeleyle elde edilen kazanımları anlatan Osmanoğulları, artık görevini yerine getirmeyerek kadını koruyamayan emniyet güçleri ve bürokratların da ceza aldığını dile getirdi.


“ARTIK KADIN CİNAYETİ DİYE BİR OLGU VAR”

Henüz 17 yaşındayken öldürülen Münevver Karabulut cinayetiyle platformun ilk temellerinin atıldığını kaydeden Osmanoğulları, “O dönem kızları, anneleri, evlatları öldürülen ailelerle birlikte kuruldu. O günün Türkiye’sinde kadın cinayeti ya da kadına şiddet diye bir olgu yok. Olgu olmadığı için hukukta da böyle bir suç yok. Bir kadın öldürüldüğünde töre cinayeti, aşk cinayeti, kıskançlık cinayeti ve en önemlisi de  namus cinayeti deniyordu. Adam öldürüyor, ‘Namusumu temizledim’ diyor, 3-5 yıl yatıp çıkıyor, çıkarken de kahraman olarak çıkıyor. O yüzden de kadınların  çok rahat öldürüldüğü, faillerin de çok rahat cezasızlıkla ödüllendirildiği bir süreçte kuruldu. Verilen mücadele sonucunda artık kadın cinayeti diye bir olgu var, kadına yönelik şiddet  diye bir olgu var. Hukukta da bunun karşılığında suç var. Bir adamın eşini öldürmesi artık artı bir suç, kadını kadın kimliğinden dolayı öldürmek artı bir suç. Bu mücadelemizle elde edilmiş bir kazanım” dedi.


“HUKUK VE BASIN DESTEĞİ VERİYORUZ”

Platformun fiili ya da psikolojik şiddete uğrayan, kendini tehdit altında hisseden tüm kadınlara ve istismara uğrayan çocuklara destek verdiğini belirten Osmanoğulları, “Platformumuzun başvuru karşılama hattı 7/24 var. Dünyanın her yerinde şiddete uğrayan kadınlar, öldürülen kadınların aileleri, istismara uğrayan çocuklar yani kadına ve çocuğa yönelik her alanda hukuki, basın desteği, sosyal medya desteği ve dava takip desteği alabiliyorsunuz. Biz davalarda gördüğümüz hukuksuzluklar kapsamında da kamuoyu oluşturuyoruz. Refleks eylemler yapıyoruz” diye konuştu



İzmir'in 'karanlık' yüzü... Kadın cinayetlerinde ikinci sırada!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, İzmir'in karanlık yüzünü anlatarak, kentin kadın cinayetlerinde ikinci sırada olduğunu kaydetti. 2024 yılında İzmir'de 24 kadın cinayeti işlendiğini, 2025'in ilk ayında ise 2 kadın cinayeti ve 1 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğini aktaran Osmanoğulları, emniyet ve adliye süreçlerine ilişkin çarpıcı bilgiler verdi.

03.03.2025 - 10:02 2

Hale Halime YILDIRIM / GÜNDEME BAKIŞ - Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, 8 Mart Dünya Emekçi Günü’ne sayılı günler kala İzmir’in “kadın” raporunu paylaştı. Öldürülen, tehdit edilen, şiddet gören kadınların yaşadıklarını, cezasızlık politikasının kaç kadının daha ölümüne neden olduğunu, verilen mücadeleyle elde edilen kazanımları anlatan Osmanoğulları, artık görevini yerine getirmeyerek kadını koruyamayan emniyet güçleri ve bürokratların da ceza aldığını dile getirdi.


“ARTIK KADIN CİNAYETİ DİYE BİR OLGU VAR”

Henüz 17 yaşındayken öldürülen Münevver Karabulut cinayetiyle platformun ilk temellerinin atıldığını kaydeden Osmanoğulları, “O dönem kızları, anneleri, evlatları öldürülen ailelerle birlikte kuruldu. O günün Türkiye’sinde kadın cinayeti ya da kadına şiddet diye bir olgu yok. Olgu olmadığı için hukukta da böyle bir suç yok. Bir kadın öldürüldüğünde töre cinayeti, aşk cinayeti, kıskançlık cinayeti ve en önemlisi de  namus cinayeti deniyordu. Adam öldürüyor, ‘Namusumu temizledim’ diyor, 3-5 yıl yatıp çıkıyor, çıkarken de kahraman olarak çıkıyor. O yüzden de kadınların  çok rahat öldürüldüğü, faillerin de çok rahat cezasızlıkla ödüllendirildiği bir süreçte kuruldu. Verilen mücadele sonucunda artık kadın cinayeti diye bir olgu var, kadına yönelik şiddet  diye bir olgu var. Hukukta da bunun karşılığında suç var. Bir adamın eşini öldürmesi artık artı bir suç, kadını kadın kimliğinden dolayı öldürmek artı bir suç. Bu mücadelemizle elde edilmiş bir kazanım” dedi.


“HUKUK VE BASIN DESTEĞİ VERİYORUZ”

Platformun fiili ya da psikolojik şiddete uğrayan, kendini tehdit altında hisseden tüm kadınlara ve istismara uğrayan çocuklara destek verdiğini belirten Osmanoğulları, “Platformumuzun başvuru karşılama hattı 7/24 var. Dünyanın her yerinde şiddete uğrayan kadınlar, öldürülen kadınların aileleri, istismara uğrayan çocuklar yani kadına ve çocuğa yönelik her alanda hukuki, basın desteği, sosyal medya desteği ve dava takip desteği alabiliyorsunuz. Biz davalarda gördüğümüz hukuksuzluklar kapsamında da kamuoyu oluşturuyoruz. Refleks eylemler yapıyoruz” diye konuştu.


“KADIN CİNAYETİNDE İZMİR İKİNCİ SIRADA”

“İzmir kadın cinayeti konusunda Türkiye’de ikinci sırada” diyen Osmanoğulları, “Bu çok korkunç bir veri. 2024’te 27 kadın cinayeti işlendi. 2025 yılı Ocak ayında 2 şüpheli kadın ölümü, 1 tane de kadın cinayeti gerçekleşti. Aslında bu şüpheli ölümler de kadın cinayeti. Kadına yönelik şiddette de İzmir çok üst sıralarda. Kadınlar en çok yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülüyor. Kocaları, boşanmak istedikleri eşleri ya da boşandıkları eşleri, sevgilileri tarafından öldürülüyor kadınlar en çok. Biz o yüzden 2025 yılı aile yılı ilan edildiğinde karşı çıkıyoruz” ifadelerini kullandı.


“2024 YILINDA 394 KADIN CİNAYETİ İŞLENDİ”

İstatiksel verileri de paylaşan Osmanoğulları şu açıklamalarda bulundu: 2024 yılında 394 kadın cinayeti, 259 da şüpheli kadın ölümü var. Bu kadınların 280 küsuru zaten evinin içinde en yakınları tarafından öldürülmüş. İnsanın evi en güvenli olduğu yerdir. Aile yılına şiddetle karşı çıkıyor, kadın yılı, mücadele yılı diyoruz. 6284 yılı diyoruz. ‘Aile’ dedikçe, ‘aile önemlidir, kutsaldır, her temelde ailenin birliği korunmalıdır’ diyorlar ama o evin içinde kadınlar şiddet görebilir, çocuklar istismara uğrayabilir, o şiddet sarmalının içinde kadın kalacak ve onu kabul edecek. Kadın ‘Hayır’ derse de öldürülebilir, erkeğe de öyle bir güç veriyor. Aile yılı her eve de bir ‘Reis’ atıyor, kadını da şiddet sarmalına mahkum bırakıyor.


“EŞİTLİK YOKSA, ŞİDDET VARSA AİLE OLMAZ”

Geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş Hanım da bize ‘Sizin aile ile ne derdiniz var’ dedi. Bizim aile ile ne  derdimiz olabilir! O ailenin içinde eşitlik yoksa, kadın şiddet görüyorsa bu nasıl bir ailedir. Kadın ve erkeği eşit güçlendirsinler. Zaten ekonomik durum belli, bu kadar yokluğun olduğu bir ülkede sen kadını eve mahkum edersen, şiddet sarmalına boyun eğdirirsen o aile kutsal olmaz. Ailenin bir refah düzeyi olur, aile içindeki bireyler eşit olur, o zaman başımızın üstüne o aile.


“FAİLLER GOOGLE’DA İNDİRİM ARAŞTIRMASI YAPARAK İFADE VERİYOR”



İzmir'in 'karanlık' yüzü... Kadın cinayetlerinde ikinci sırada!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, İzmir'in karanlık yüzünü anlatarak, kentin kadın cinayetlerinde ikinci sırada olduğunu kaydetti. 2024 yılında İzmir'de 24 kadın cinayeti işlendiğini, 2025'in ilk ayında ise 2 kadın cinayeti ve 1 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğini aktaran Osmanoğulları, emniyet ve adliye süreçlerine ilişkin çarpıcı bilgiler verdi.

03.03.2025 - 10:02 2

Hale Halime YILDIRIM / GÜNDEME BAKIŞ - Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, 8 Mart Dünya Emekçi Günü’ne sayılı günler kala İzmir’in “kadın” raporunu paylaştı. Öldürülen, tehdit edilen, şiddet gören kadınların yaşadıklarını, cezasızlık politikasının kaç kadının daha ölümüne neden olduğunu, verilen mücadeleyle elde edilen kazanımları anlatan Osmanoğulları, artık görevini yerine getirmeyerek kadını koruyamayan emniyet güçleri ve bürokratların da ceza aldığını dile getirdi.


“ARTIK KADIN CİNAYETİ DİYE BİR OLGU VAR”

Henüz 17 yaşındayken öldürülen Münevver Karabulut cinayetiyle platformun ilk temellerinin atıldığını kaydeden Osmanoğulları, “O dönem kızları, anneleri, evlatları öldürülen ailelerle birlikte kuruldu. O günün Türkiye’sinde kadın cinayeti ya da kadına şiddet diye bir olgu yok. Olgu olmadığı için hukukta da böyle bir suç yok. Bir kadın öldürüldüğünde töre cinayeti, aşk cinayeti, kıskançlık cinayeti ve en önemlisi de  namus cinayeti deniyordu. Adam öldürüyor, ‘Namusumu temizledim’ diyor, 3-5 yıl yatıp çıkıyor, çıkarken de kahraman olarak çıkıyor. O yüzden de kadınların  çok rahat öldürüldüğü, faillerin de çok rahat cezasızlıkla ödüllendirildiği bir süreçte kuruldu. Verilen mücadele sonucunda artık kadın cinayeti diye bir olgu var, kadına yönelik şiddet  diye bir olgu var. Hukukta da bunun karşılığında suç var. Bir adamın eşini öldürmesi artık artı bir suç, kadını kadın kimliğinden dolayı öldürmek artı bir suç. Bu mücadelemizle elde edilmiş bir kazanım” dedi.


“HUKUK VE BASIN DESTEĞİ VERİYORUZ”

Platformun fiili ya da psikolojik şiddete uğrayan, kendini tehdit altında hisseden tüm kadınlara ve istismara uğrayan çocuklara destek verdiğini belirten Osmanoğulları, “Platformumuzun başvuru karşılama hattı 7/24 var. Dünyanın her yerinde şiddete uğrayan kadınlar, öldürülen kadınların aileleri, istismara uğrayan çocuklar yani kadına ve çocuğa yönelik her alanda hukuki, basın desteği, sosyal medya desteği ve dava takip desteği alabiliyorsunuz. Biz davalarda gördüğümüz hukuksuzluklar kapsamında da kamuoyu oluşturuyoruz. Refleks eylemler yapıyoruz” diye konuştu.


“KADIN CİNAYETİNDE İZMİR İKİNCİ SIRADA”

“İzmir kadın cinayeti konusunda Türkiye’de ikinci sırada” diyen Osmanoğulları, “Bu çok korkunç bir veri. 2024’te 27 kadın cinayeti işlendi. 2025 yılı Ocak ayında 2 şüpheli kadın ölümü, 1 tane de kadın cinayeti gerçekleşti. Aslında bu şüpheli ölümler de kadın cinayeti. Kadına yönelik şiddette de İzmir çok üst sıralarda. Kadınlar en çok yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülüyor. Kocaları, boşanmak istedikleri eşleri ya da boşandıkları eşleri, sevgilileri tarafından öldürülüyor kadınlar en çok. Biz o yüzden 2025 yılı aile yılı ilan edildiğinde karşı çıkıyoruz” ifadelerini kullandı.


“2024 YILINDA 394 KADIN CİNAYETİ İŞLENDİ”

İstatiksel verileri de paylaşan Osmanoğulları şu açıklamalarda bulundu:

2024 yılında 394 kadın cinayeti, 259 da şüpheli kadın ölümü var. Bu kadınların 280 küsuru zaten evinin içinde en yakınları tarafından öldürülmüş. İnsanın evi en güvenli olduğu yerdir. Aile yılına şiddetle karşı çıkıyor, kadın yılı, mücadele yılı diyoruz. 6284 yılı diyoruz. ‘Aile’ dedikçe, ‘aile önemlidir, kutsaldır, her temelde ailenin birliği korunmalıdır’ diyorlar ama o evin içinde kadınlar şiddet görebilir, çocuklar istismara uğrayabilir, o şiddet sarmalının içinde kadın kalacak ve onu kabul edecek. Kadın ‘Hayır’ derse de öldürülebilir, erkeğe de öyle bir güç veriyor. Aile yılı her eve de bir ‘Reis’ atıyor, kadını da şiddet sarmalına mahkum bırakıyor.


“EŞİTLİK YOKSA, ŞİDDET VARSA AİLE OLMAZ”

Geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş Hanım da bize ‘Sizin aile ile ne derdiniz var’ dedi. Bizim aile ile ne  derdimiz olabilir! O ailenin içinde eşitlik yoksa, kadın şiddet görüyorsa bu nasıl bir ailedir. Kadın ve erkeği eşit güçlendirsinler. Zaten ekonomik durum belli, bu kadar yokluğun olduğu bir ülkede sen kadını eve mahkum edersen, şiddet sarmalına boyun eğdirirsen o aile kutsal olmaz. Ailenin bir refah düzeyi olur, aile içindeki bireyler eşit olur, o zaman başımızın üstüne o aile.


“FAİLLER GOOGLE’DA İNDİRİM ARAŞTIRMASI YAPARAK İFADE VERİYOR”

Kadın cinayetlerine verilen cezaların yetersizliği, yeni cinayetlere neden oluyor. Adam cezaevinden 20 yıl sonra çıkıyor ve eksik bıraktığını tamamlıyor, eşini öldürüyor. Biz kadın cinayeti davalarına bizzat giren bir örgütüz. Erkekler, failler birbirlerinden öğreniyorlar, bir kadını öldürmeden önce internette araştırma yapıyor 'Ben ne dersem ceza indirimi alırım’ diye. Haksız tahrik indirimini araştırıyor. Davalara giren faillerin hepsinin ifadesi aynıdır, ‘Aldatıyordu, şüpheleniyordum’ diyorlar. Adam 70 yaşındaki karısını, 7 yaşındaki engelli kızının yanında baltayla öldürüyor, ‘Cep telefonunda sürekli sosyal medyada dolaşıyordu’ diyor. Bakıyorsunuz kadının akıllı telefonu bile yok ama onu dediğinde indirim alabileceğini biliyor.



İzmir'in 'karanlık' yüzü... Kadın cinayetlerinde ikinci sırada!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, İzmir'in karanlık yüzünü anlatarak, kentin kadın cinayetlerinde ikinci sırada olduğunu kaydetti. 2024 yılında İzmir'de 24 kadın cinayeti işlendiğini, 2025'in ilk ayında ise 2 kadın cinayeti ve 1 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğini aktaran Osmanoğulları, emniyet ve adliye süreçlerine ilişkin çarpıcı bilgiler verdi.

03.03.2025 - 10:02 2

Hale Halime YILDIRIM / GÜNDEME BAKIŞ - Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, 8 Mart Dünya Emekçi Günü’ne sayılı günler kala İzmir’in “kadın” raporunu paylaştı. Öldürülen, tehdit edilen, şiddet gören kadınların yaşadıklarını, cezasızlık politikasının kaç kadının daha ölümüne neden olduğunu, verilen mücadeleyle elde edilen kazanımları anlatan Osmanoğulları, artık görevini yerine getirmeyerek kadını koruyamayan emniyet güçleri ve bürokratların da ceza aldığını dile getirdi.


“ARTIK KADIN CİNAYETİ DİYE BİR OLGU VAR”

Henüz 17 yaşındayken öldürülen Münevver Karabulut cinayetiyle platformun ilk temellerinin atıldığını kaydeden Osmanoğulları, “O dönem kızları, anneleri, evlatları öldürülen ailelerle birlikte kuruldu. O günün Türkiye’sinde kadın cinayeti ya da kadına şiddet diye bir olgu yok. Olgu olmadığı için hukukta da böyle bir suç yok. Bir kadın öldürüldüğünde töre cinayeti, aşk cinayeti, kıskançlık cinayeti ve en önemlisi de  namus cinayeti deniyordu. Adam öldürüyor, ‘Namusumu temizledim’ diyor, 3-5 yıl yatıp çıkıyor, çıkarken de kahraman olarak çıkıyor. O yüzden de kadınların  çok rahat öldürüldüğü, faillerin de çok rahat cezasızlıkla ödüllendirildiği bir süreçte kuruldu. Verilen mücadele sonucunda artık kadın cinayeti diye bir olgu var, kadına yönelik şiddet  diye bir olgu var. Hukukta da bunun karşılığında suç var. Bir adamın eşini öldürmesi artık artı bir suç, kadını kadın kimliğinden dolayı öldürmek artı bir suç. Bu mücadelemizle elde edilmiş bir kazanım” dedi.


“HUKUK VE BASIN DESTEĞİ VERİYORUZ”

Platformun fiili ya da psikolojik şiddete uğrayan, kendini tehdit altında hisseden tüm kadınlara ve istismara uğrayan çocuklara destek verdiğini belirten Osmanoğulları, “Platformumuzun başvuru karşılama hattı 7/24 var. Dünyanın her yerinde şiddete uğrayan kadınlar, öldürülen kadınların aileleri, istismara uğrayan çocuklar yani kadına ve çocuğa yönelik her alanda hukuki, basın desteği, sosyal medya desteği ve dava takip desteği alabiliyorsunuz. Biz davalarda gördüğümüz hukuksuzluklar kapsamında da kamuoyu oluşturuyoruz. Refleks eylemler yapıyoruz” diye konuştu.


“KADIN CİNAYETİNDE İZMİR İKİNCİ SIRADA”

“İzmir kadın cinayeti konusunda Türkiye’de ikinci sırada” diyen Osmanoğulları, “Bu çok korkunç bir veri. 2024’te 27 kadın cinayeti işlendi. 2025 yılı Ocak ayında 2 şüpheli kadın ölümü, 1 tane de kadın cinayeti gerçekleşti. Aslında bu şüpheli ölümler de kadın cinayeti. Kadına yönelik şiddette de İzmir çok üst sıralarda. Kadınlar en çok yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülüyor. Kocaları, boşanmak istedikleri eşleri ya da boşandıkları eşleri, sevgilileri tarafından öldürülüyor kadınlar en çok. Biz o yüzden 2025 yılı aile yılı ilan edildiğinde karşı çıkıyoruz” ifadelerini kullandı.


“2024 YILINDA 394 KADIN CİNAYETİ İŞLENDİ”

İstatiksel verileri de paylaşan Osmanoğulları şu açıklamalarda bulundu:

2024 yılında 394 kadın cinayeti, 259 da şüpheli kadın ölümü var. Bu kadınların 280 küsuru zaten evinin içinde en yakınları tarafından öldürülmüş. İnsanın evi en güvenli olduğu yerdir. Aile yılına şiddetle karşı çıkıyor, kadın yılı, mücadele yılı diyoruz. 6284 yılı diyoruz. ‘Aile’ dedikçe, ‘aile önemlidir, kutsaldır, her temelde ailenin birliği korunmalıdır’ diyorlar ama o evin içinde kadınlar şiddet görebilir, çocuklar istismara uğrayabilir, o şiddet sarmalının içinde kadın kalacak ve onu kabul edecek. Kadın ‘Hayır’ derse de öldürülebilir, erkeğe de öyle bir güç veriyor. Aile yılı her eve de bir ‘Reis’ atıyor, kadını da şiddet sarmalına mahkum bırakıyor.


“EŞİTLİK YOKSA, ŞİDDET VARSA AİLE OLMAZ”

Geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş Hanım da bize ‘Sizin aile ile ne derdiniz var’ dedi. Bizim aile ile ne  derdimiz olabilir! O ailenin içinde eşitlik yoksa, kadın şiddet görüyorsa bu nasıl bir ailedir. Kadın ve erkeği eşit güçlendirsinler. Zaten ekonomik durum belli, bu kadar yokluğun olduğu bir ülkede sen kadını eve mahkum edersen, şiddet sarmalına boyun eğdirirsen o aile kutsal olmaz. Ailenin bir refah düzeyi olur, aile içindeki bireyler eşit olur, o zaman başımızın üstüne o aile.


“FAİLLER GOOGLE’DA İNDİRİM ARAŞTIRMASI YAPARAK İFADE VERİYOR”

Kadın cinayetlerine verilen cezaların yetersizliği, yeni cinayetlere neden oluyor. Adam cezaevinden 20 yıl sonra çıkıyor ve eksik bıraktığını tamamlıyor, eşini öldürüyor. Biz kadın cinayeti davalarına bizzat giren bir örgütüz. Erkekler, failler birbirlerinden öğreniyorlar, bir kadını öldürmeden önce internette araştırma yapıyor 'Ben ne dersem ceza indirimi alırım’ diye. Haksız tahrik indirimini araştırıyor. Davalara giren faillerin hepsinin ifadesi aynıdır, ‘Aldatıyordu, şüpheleniyordum’ diyorlar. Adam 70 yaşındaki karısını, 7 yaşındaki engelli kızının yanında baltayla öldürüyor, ‘Cep telefonunda sürekli sosyal medyada dolaşıyordu’ diyor. Bakıyorsunuz kadının akıllı telefonu bile yok ama onu dediğinde indirim alabileceğini biliyor.


“3 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUNUN ÖNÜNDE KARISINI ÖLDÜRDÜ”

3 yaşındaki kızının gözleri önünde eşini 27 bıçak darbesiyle öldüren adam ‘Ben sabah kalktım cinsel ilişki istedim, reddetti’ dedi. Mahkemede ‘Ben çok iyi, çocuklarıma çok düşkün bir babayım. Bana çok ceza vermeyin, ben çıkayım ki çalışayım, çocuklarımın geleceğini temin edeyim’ diyor. 3 yaşındaki çocuğunun önünde karısını öldüren adam bunu söylüyor.


“PİŞMANLIK YASASINDAN FAYDALANMAK İSTİYORLAR”

Cezasızlık politikası çok cesaret veriyor. Kamuoyunda çok tartışıldığı için kravat indirimini artık veremiyorlar şimdi de ‘Pişmanım’ deyimini getirdiler. Fail öldürüyor, ilk karakola geliyor ‘Şüpheleniyordum, aldatıyordu, onu yapıyordu, bunu yapıyordu’ diyor. Mahkemeye geliyor, bakıyor, karakolda verdiği ifade yeterli değil, onu biraz daha geliştiriyor, kadın için hayali bir sevgili yaratıyor, o da boş çıkınca en son mahkemede, karar mahkemesinde hepsi ‘Pişmanım’ diyor. Çünkü etkin pişmanlık yasasından faydalanıp indirim almak istiyor.


“CEZASIZLIK POLİTİKASI ÇOK YAYGIN”

İzmir’de son birkaç yıldır mahkemelerden ağırlaştırılmış müebbet gibi güzel cezalar çıkıyor ama birçok yerde hala indirimleri görüyoruz. Konya’dan Sadife Yüzer davası vardı, 3 çocuğu var, 4’üncüye 7 aylık hamile, tartışıyorlar adam karnındaki çocukla birlikte öldürüyor. Mahkemede ‘Bana çocuk senden değil dedi, o yüzden öldürdüm’ diyor. DNA testi yapılıyor, çocuk kendisinden. Şüpheden sanık yararlanır ilkesinden indirim verdiler, 20 küsur yıl verdiler, bunun da yatarı 15 yıl. Böyle korkunç kararlar da çıkıyor. İndirim alabilmek için yapmadıkları şey kalmıyor. Cezasızlık politikası çok yaygın, çok da etkileyici oluyor.


“GÜCÜM YETSEYDİ ANNEMİ KURTARIRDIM’ DİYEN ÇOCUĞU UNUTAMADIM”

Biz annesi öldürülen çocuklara psikolojik destek de sağlıyoruz, unutamadığım bir olay var. 7 yaşındaki çocuğun önünde babası annesini öldürüyor, baba mahkemede ‘Çocuk etkilenmesin diye çizgi film açtım’ demişti. Biz bu çocukla görüştüğümüzde bana ‘Benim gücüm yetmedi, gücüm yetseydi, büyük olsaydım annemi kurtarabilirdim’ dedi. Ben bu cümleyi duyduğumdan beri hep orada kaldım.


“TECAVÜZE ‘HAYIR’ DEDİĞİMİZDE ÖLDÜRÜLEBİLİRİZ”

Ceyda Yüksel davası şüpheli kadın ölümüydü, sanık intihar demişti ama onun bir cinayet olduğunu ortaya çıkardık. Ceza aldı ama indirim aldı. Verilen mücadele sonucunda evet bir intihar değil, cinayet olduğu kabul gördü ama indirim aldı. Hakim ‘Cinsel ilişkiyi reddettiği için sanık öldürmüştür’ dedi. Bu ne demek, birisi bize tecavüz etmek istiyor, biz bunu reddedersek karşıdaki kişi bizi öldürebilir, biz reddettiğimiz için de indirim alabilir.


“HER ŞEY EMNİYETTE BAŞLIYOR”

Her şey emniyette başlıyor, kadın cinayeti davalarında da, şüpheli kadın ölümlerinde de, bir kadının öldürülme sürecinde de her şey orada başlıyor. Bizim davalarını takip ettiğimiz kadınların büyük çoğunluğunun adliyelerde 3 tane davası vardır, boşanma davası, öldürülmeden önce tehdit, hakaret, darp davası ve sonunda da cinayet davası vardır. Kadın boşanmak istiyor, şiddet görüyor, uzaklaştırma, koruma kararı çıkartıyor. Bütün failler ihlal ediyor bunu, her defasında kadınlar gidiyor, şikayetçi oluyor yine koruma yok ve sonu cinayetle bitiyor.


“KOMİSER İTİRAF ETTİ: EVE GİRİP DOKUNMAZSA BİR ŞEY YAPAMAYIZ!”

Ezgi Zerkin’in katili yakalanamamıştı, 1,5 yıl sonra Ezgi’nin ailesinin bir sokak arkasında cansız bedeni bulundu failin. Ezgi’nin boşanma davası var, sürekli şiddet görüyor, sürekli polisi arıyor ve polis hiçbir şey yapmıyor. Öldürüldüğü gün annesi polisi yine arıyor, ‘Bu şahıs geldi, kızımı öldürecek’ diyor, yine hiçbir işlem yapılmıyor. Ezgi vurulduğunda henüz hayattaydı, Tepecik Hastanesi yoğun bakımdaydı. Ailesiyle birlikte orada eylem yapma kararı aldık, saat 19.00’da eylem yapacağız, saat 18:58’de Ezgi’nin beyin ölümü gerçekleşti. Hayatımın en zor anlarından birisidir. Fail de yakalanamamış. Güvenlik Şubeden bir komiser geldi yanıma, ‘Tülin Hanım biz müthiş bir önlem aldık, hastanenin etrafını sardık’ dedi. Ben de ‘Siz bizim için neden önlem alıyorsunuz, Ezgi’yi neden korumadınız’ diye sordum, komiser bana ‘Türkiye, İstanbul sözleşmesinden çıktığı için fail içeri girip Ezgi’ye dokunmadığı müddetçe biz hiçbir şey yapamıyoruz’ dedi. Dokunma dediği zaten 23 saniye, 23 saniyede Ezgi’ye kurşunu sıkıp çıktı.


“ŞİKAYETE İŞLEM YAPMAYAN POLİSLERE DAVA AÇTIK, KAZANDIK”

“Tehdit edilen kadının evinin önünde emniyet hiçbir önlem almıyor mu?” sorusunu yanıtlayan Osmanoğulları, “Almıyor, defalarca şikayete gittiğinizde ‘Yine mi sen geldin’ diyorlar. Ezgi Zerkin’de 6284’e rağmen koruyamayan o gün görevini yapmayan polislere karşı tazminat davası açıldı ve kazanıldı. Hülya Şellavcı boşanma davası açıyor, uzaklaştırma ve koruma kararı var. Fail her defasında ihlal ediyor, Hülya her defasında şikayetçi oluyor, işlem yapılmıyor ve nihayetinde öldürülüyor. Orada da yine işlem yapmayanlara tazminat davası çıktı. Biz bu davaları da açmaya başladık. 6284’e rağmen korunamayan, öldürülen ya da yaralanan kadınların davalarını açıyoruz. Birçoğunu da kazanıyoruz” dedi ve açıklamalarını şöyle sürdürdü:


“EMNİYET MÜDÜRÜ DE CEZA ALDI”

Serpil Erfındık davası var, biz bu davayı cinayetten 10 yıl sonra açtırdık. Bizim platform olarak ilk kazandığımız emsal karardı. Onun üzerine Hülya Şellavcı ve Ezgi Zerkin davalarında da sonuç alındı. Serpil Erfındık’ta da gönüllü avukatlarımızın açtığı bu dava daha önce Türkiye’de ne açılmıştı, ne görülmüştü. Günlerce çalıştı avukatlarımız, o dönemin emniyet müdürüne de, sosyal hizmetler müdürüne de ceza çıktı davada. Onlar da ceza aldı. Görevini yapmayan kamu görevlilerine de artık ceza çıksın diye hukuki mücadele veriyoruz.


“2024’TE HİÇ ÖLDÜRÜLMEDİĞİMİZ KADAR ÖLDÜRÜLDÜK”

2024 bizim için yoğun mücadeleyle geçti, hiç öldürülmediğimiz kadar öldürüldük. En çok kadın cinayetinin olduğu yıl 2024 yılı. Kadın cinayetleri en çok ne zaman artıyor biliyor musunuz, kadın hakları ne zaman tartışılmaya başlıyor, ne zaman kadın denmiyor aile deniliyor, işte kadınlar o zaman öldürülüyor. 2024’te 6284’ü çok fazla tartışmaya açtılar, medeni kanunu, nafakayı tartışmaya açtılar, birileri kendine iş ediniyor ve kolluk işini yapmıyor. 2025 yılı başında bizi hedef aldılar ve aile yılı ilan ettiler. O aile her türlü korunsun, kadınlar öldürülsün, çocuklar istismar edilsin ama aile korunsun. Kadınlar kendilerine yakın hangi örgütü görüyorlarsa sokağa çıksınlar, haklarını talep etsinler. Mücadele olmadan olmayacak.


“8 MART’TA BULUŞALIM”

Biz Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak 17:30’da Alsancak İskele’de buluşacağız 8 Mart’ta. Orada açıklama yapıp ardından da yürüyüşe geçeceğiz. Tüm kadınlarımızı bekliyoruz.


“ŞİDDETE UĞRAYAN, TEHDİT EDİLEN KADIN NE YAPMALI?”

Şiddete uğrayan ya da korkan 112’yi 183’ü arayabilir, kendisine en yakın karakola gidebilir. Bizi arayan kadın arkadaşımız karakola gittiğinde, o karakolda işlem yapılmadığında biz karakolu arayarak ‘Neden işlem yapmadınız’ diyoruz. Kamuoyu oluşturacağımızı ifade ediyoruz. Şiddet önleme merkezleriyle iletişime geçiyoruz, avukat desteği veriyoruz. Kurumlarla iletişime geçiyoruz.


“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ HAYAT KURTARAN BİR SÖZLEŞMEYDİ”

İstanbul Sözleşmesi kadına karşı şiddeti bir bütün olarak ele alıyor. Sen toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan politikalar üret, kız çocuklarını okut, kadınlara istihdam sağla, kadına yönelik şiddeti azaltan politikaları azalt, sen bunları yaptım ama kadına yönelik şiddet ya da kadın cinayeti oldu etkin soruşturma yap. Caydırıcı cezalar ver. Şiddet gören kadını koruma altına al. O kadar değerli ki bu maddeler, ülke değiştirmeye varana kadar, kimlik değiştirmeye varana kadar haklar var burada. Kadınların hayatları siyasi ittifaklara kurban edildi. 2023 yılı Mayıs ayında çok fazla cinayet işlendi, bu sürede ne vardı, genel seçim vardı. Siyasi iktidar Hüda Par ve Yeniden Refah Partisi ile ittifak kurdu ve onlara birtakım sözler verdi. Bizler resmen seçim kurbanı olduk. Bu siyasi partiler özellikle İstanbul Sözleşmesini yine aile birliği, aile ahlakı üzerinden LGBT üzerinden tartışmaya açtılar. Siyasi iktidar da seçim kazanabilmek için onlara verdiği vaadi yerine getirdi.  İstanbul Sözleşmesi hayat kurtaran bir sözleşme.


“EN AZ KADIN CİNAYETİ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN İMZALANDIĞI YIL GERÇEKLEŞTİ”

Verilerimize göre en az kadın cinayeti 2011’de işlendi. 2011 de sözleşmeye imza atıldığı gün. Yani bazı şeylerin uygulanmasa bile varlığı da yetebiliyor. İstanbul Sözleşmesi kadın şikayet ettiğinde şartsız işlem yapın demiyor, etkin araştırma yapın, ciddiye alın diyor. İstanbul Sözleşmesi evet tam anlamıyla uygulanmıyordu ama var olması bile birçok vakayı engelliyordu.


“ZENGİN’İN AÇIKLAMALARI SAÇ YOLDURUR CİNSTEN”

Özlem Zengin’in çıkışları saç baş yoldurur cinsten. Özlem Zengin, AK Parti İzmir Meclis Üyesi Latif Aydemir ile aynı zihniyet. Biri öldürülen kadınların yaşam biçimine bakılması gerektiğini söyledi. Özlem Zengin de Selçuk’ta 5 çocuk öldü, yoksulluktan yanarak öldü, insanlar annenin yaşam biçimini tartıştılar, bu da AKP grup sözcüsü tarafından dillendirildi. Ben bu insanların vicdanlarının kuruduğuna inanıyorum. Devlet olarak kadını, çocuğu korumamışsın, özür dilemen gerekirken, kadın yaşam biçimi diyorsun. Kabul edilir yanı yok.


“HER AFTA CİNAYETLER ARTIYOR”

Son günlerde kamuoyunda tartışılan kısmi affa karşı olduklarını vurgulayan Osmanoğullarını açıklamasını şöyle sonlandırdı:

Kısmi affa yönelik, suçlarda bir ayrıştırma yok. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayeti kapsamında. Kimlere af çıkartılacağı belli değil. Pandemide bunu yapıp, evlere gönderdiler ve o dönem bizim başvuru karşılama hattımız susmuyordu. Korkunç biçimde şiddet, çocuk istismarı ve cinayetler arttı. Kısmi afta da öyle olacaktır. Her bir af yeni bir cinayet ve şiddetin artmasıdır. Devlet kendine karşı işlenen suçu affedebilir, benim evladım öldürüldüyse sen onu öldüreni affedemezsin. Benim canıma kast edeni sen affedemezsin.


Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Gönder

Trend Haberler

Son Haberler

Konak’ta sağlıklı beslenme seminerleri başladı

Konak Belediyesi semt merkezlerindeki kurslara katılarak kendilerini geliştiren, özellikle de spor dersleriyle daha sağlıklı ve aktif bir yaşama adım atan Konaklılar şimdi de Sağlıklı Beslenme seminerlerinde doğru ve dengeli beslenmenin sırlarını öğreniyor.

03.03.2025 - 09:52 1

Konak Belediyesi bünyesinde hizmet veren semt merkezlerinde “Sağlıklı Beslenme ve Doğru Bilinen Yanlışlar” başlıklı seminerler başladı. İlki Hatay Semt Merkezi’nde düzenlenen seminerde Diyetisyen Kadir Aydoğan ve Diyetisyen Hülya Özel, beslenme konusunda doğru bilinen yanlışları anlattı; sağlıklı bir yaşam için önemli ipuçlarını paylaştı. İzmir Ümit Lions Kulübü’nün katkılarıyla düzenlenen ve kursiyerlerin tam katılım gösterdiği semineri Murat Reis Mahalle Muhtarı Zafer Çam da takip etti. Deneyimli diyetisyenlerin anlattıklarını can kulağıyla dinleyen kursiyerler, beslenme ve diyet konusunda merak ettikleri soruların cevaplarını da uzmanından aldı. Özellikle diyabet diyeti, obezite ve menopozda beslenme konularında soru yönelten kursiyerler, günlük beslenme alışkanlıklarını nasıl düzenleyeceklerini de öğrendi.


Tüm semt merkezlerinde düzenlenecek

Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, Konaklı komşularını sağlıklı beslenme seminerlerine davet ederek, “Konak’ta daha sağlıklı ve aktif bir yaşamı desteklemek için komşularımızla birlikte parklarımızda, meydanlarımızda, semt merkezlerimizde bir araya gelerek spor ve dans etkinlikleri düzenlemiştik. Spor önemli ancak sağlıklı bir yaşamın temeli de doğru beslenmeden geçiyor. İstedik ki Konaklı komşularımızla başlattığımız sağlıklı yaşam hareketini sağlıklı beslenme seminerleriyle de destekleyelim. İlk semineri Hatay Semt Merkezimizde düzenledik. Seminerlerimiz tüm semt merkezlerimizde devam edecek” dedi. 



Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorumlar

Gönder

Trend Haberler

Yükleniyor...

Ege ve ülke gündemindeki güncel, İzmir'le ilgili özel haberleri en doğru ve güvenilir şekilde haberdar olabilirsiniz / GÜNDEME BAKIŞ- TE Bilişim

Copyright © 2022. Her hakkı saklıdır.

Haber Yazılımı: TE Bilişim














 
 
 

Comments


bottom of page